Endometriozis halk arasında çikolata kistleri olarak da bilinen tüm kadınların %10nunda ,kısırlık tedavisi görenlerin %50 sinde görülen bir durumdur.

Rahim içi dokusunun karın içinde yayılması ve büyümesi bu hastalıkta görülen durumdur. Endometrioz yayılımı yumurtalıklar (Bu duruma endometrioma diyoruz) ,tüpler ,rahimin kas dokusunun yanı sıra ( Bu duruma adenomyozis denir) dış yüzeyine ve karın iç zarına  kadar olabilir.

Belirtiler:

  • Pelvik (alt karın) ağrı
  • Ağrılı adet,
  • İlişki sırasında ağrı,
  • Adet kanamalarının yoğun olması
  • Ara kanama olması
  • Kısırlık

Endometriozisin nedeni tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte bugün artık biliyoruz ki bu hastalıkta inflmasyonun etkisi büyük. Ayrıca bu hastalarda hücresel düzeyde estrojen progesteron dengesizliği mevcut.

Tabi ki çok büyük çikolata kisti olanlar, çok yaygın  endometrioz odakları olanlar cerrahiden fayda görürler ancak kimin ameliyat edileceği çok dikkatli seçilmelidir. Çünkü yumurtalığa yapılan her müdahale yumurtalık rezervi için risk taşır.

Peki ben pratiğimde ne yapıyorum: Her zamanki gibi hastayı ve hastalığı bir bütün olarak görüp sadece şikayetlerin değil  bu duruma sebep olan tüm nedenlerin ortadan kaldırılması için uğraşıyorum.

Tedavinin temelini doğal progesteron ile hücresel düzeyde dengesizliği düzenlemek aynı zamanda kanamaları kontrol etmek oluşturuyor.Burada yaygın olarak kullanılan doğum kontrol ilaçları sadece semptoma yönelik oldukları ve kök sebebi çözmedikleri için ayrıca yan etkileri nedeni ile tercih etmediğim bir tedavi seçeneği.

Bunun yanısıra inflamatuar beslenmeyi kesme  antiinflmatuar beslenme ve xenoetrojenlerden uzak durma yönünde bilgilendirme yapıyoruz.

İnflamasyonu azaltan curcumin, rezveratrol,flavanoidler,dim, nac, alfalipoik asid, dvitamini, omega3,melatonin gibi takviyeler ise hastanın durumuna göre eklediğim takviyeler.

İNFLAMATUAR GIDALAR NELER?

İnflamatuar besinler, vücutta iltihaplanmayı artırabilecek gıdaları ifade eder. Kronik iltihaplanma, birçok sağlık sorununun kökünde yer alabilir, bu nedenle bu tür gıdaların tüketimini sınırlamak genellikle önerilir. İnflamatuar besinler arasında aşağıdakiler bulunur:

1. İşlenmiş ve Rafine Gıdalar: Yüksek fruktoz mısır şurubu içeren tatlılar, işlenmiş et ürünleri (sosis, salam, jambon gibi), fast food ürünleri ve rafine tahıllar (beyaz ekmek, beyaz pirinç, pasta) gibi işlenmiş gıdalar iltihaplanmayı artırabilir.

2. Trans Yağlar: Margarinler, bazı hazır pastalar ve fast food ürünleri gibi trans yağ içeren gıdalar. Trans yağlar, kısmi hidrojenasyon işlemi yoluyla üretilir ve kalp hastalığı riskini artıran iltihaplanmayı tetikleyebilir.

3. Omega-6 Yağ Asitleri: Omega-6 yağ asitleri, bazı bitkisel yağlarda (örneğin mısır, ayçiçeği, soya ve pamuk tohumu yağları) bolca bulunur. Omega-6 yağ asitlerinin omega-3 yağ asitleriyle dengesiz tüketimi iltihaplanmayı artırabilir.

4. Şeker ve Yüksek Früktoz İçeren Gıdalar: Şekerli içecekler, tatlılar ve şeker ilave edilmiş gıdalar vücutta iltihaplanmaya yol açabilir. Yüksek früktoz içeriği, karaciğerde yağ birikimine ve insülin direncine neden olarak iltihabı tetikleyebilir.

5. Alkol: Aşırı alkol tüketimi, özellikle uzun vadede, karaciğerde inflamasyon ve bir dizi sağlık sorununa neden olabilir.

6. Gluten ve Laktaz: Bazı insanlar gluten (buğday, çavdar, arpa gibi tahıllarda bulunan bir protein) ve laktaza (süt ürünlerinde bulunan bir şeker) karşı duyarlı olabilirler. Bu duyarlılıkları olan kişiler için bu maddeler iltihaplanmaya neden olabilir.

7. Yapay Tatlandırıcılar: Aspartam ve monosodyum glutamat (MSG) gibi yapay tatlandırıcılar bazı insanlarda iltihaplanmaya neden olabilir.

8.Tüm kızartılarak yenen gıdalar. Sağlıklı olarak düşündüğünüz müjver bile buna dahil.

XENOESTROJENLER NELERDİR?


Xenoestrogenler, doğal olmayan, dışarıdan alınan ve vücutta estrojen benzeri etkiler yaratan kimyasal bileşiklerdir. Bu kimyasallar, insan yapımı ürünlerde bulunur ve vücuda girdiklerinde hormonal dengesizliklere, özellikle de estrojen hormonunun aşırı aktivitesine neden olabilirler. Xenoestrogenlerin maruz kalma yolları arasında gıdalar, plastikler, ev temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri ve pestisitler yer alır. Bu kimyasalların uzun süreli maruziyeti, çeşitli sağlık sorunlarına bağlanmıştır, özellikle hormonal dengesizlikler, üreme sağğı sorunları, bazı kanser türlerinin riskinde artış ve endokrin sisteminin bozulması gibi.

Xenoestrogenlerin bazı yaygın örnekleri şunlardır:

1. Bisfenol A (BPA): Plastik şişeler, yiyecek ve içecek kapları ve bazı tıbbi cihazlar gibi ürünlerde bulunan bir kimyasaldır. BPA, hormonal etkileri nedeniyle özellikle endişe kaynağıdır ve birçok üretici artık BPA içermeyen ürünler sunmaktadır.

2. Ftalatlar: Plastiklerin esnekliğini artıran ve aynı zamanda bazı kişisel bakım ürünlerinde bulunan kimyasallardır. Ftalatlar, hormonal dengesizliklere ve üreme sağğı sorunlarına neden olabilir.

3. Poliklorinli bifenyller (PCBler): Eskiden elektrik ekipmanlarında kullanılan, ancak şu anda birçok ülkede yasaklanmış olan endüstriyel kimyasallardır. PCBler çevrede uzun süre kalabilir ve gıda zinciri aracılığıyla insanlara ulaşabilir.

4. DDT ve diğer pestisitler: Tarım uygulamalarında kullanılan ve endokrin bozucu etkilere sahip olan kimyasallardır. Bazı pestisitler, vücutta estrojen benzeri veya anti-estrojen etkilere sahip olabilir.

5. Parabenler: Kişisel bakım ürünlerinde koruyucu olarak yaygın olarak kullanılan kimyasallardır. Parabenler, xenoestrogen etkileri nedeniyle endişe kaynağıdır ve bazı ürünler artık paraben içermemektedir.

Xenoestrogenlere maruz kalmayı azaltmanın yolları arasında BPA içermeyen ürünler kullanmak, organik gıdaları tercih etmek, plastik yerine cam veya paslanmaz çelik kaplar kullanmak ve paraben içermeyen kişisel bakım ürünlerini seçmek yer alır. Bu tür önlemler, hormonal sağğı korumaya yardımcı olabilir ve xenoestrogenlerin olası olumsuz etkilerinden kaçınmaya yardımcı olabilir.

ANTİİNFLMATUAR BESLENME NE DEMEK?

Anti-inflamatuar beslenme, vücutta iltihabı azaltmaya yönelik besinleri tüketmeye odaklanan bir beslenme yaklaşımıdır. Kronik iltihaplanma, birçok kronik hastalığın gelişiminde önemli bir rol oynar, bu nedenle anti-inflamatuar beslenme, bu hastalıkların riskini azaltmaya ve genel sağğı iyileştirmeye yardımcı olabilir. Anti-inflamatuar beslenme modeli, genellikle Akdeniz diyeti gibi sağlıklı beslenme düzenlerine benzer ve aşağıdaki gibi besin ögelerine vurgu yapar:

1. Omega-3 yağ asitleri: Omega-3 yağ asitleri, iltihaplanmayı azaltmada etkilidir. Somon, uskumru, sardalya gibi yağlı balıklar; ceviz, chia tohumu ve keten tohumu gibi bitkisel kaynaklar omega-3 açısından zengindir.

2. Meyve ve sebzeler: Meyve ve sebzeler, antioksidanlar ve fitokimyasallar açısından zengindir, bu bileşikler serbest radikallerle savaşarak iltihaplanmayı azaltabilir. Yaban mersini, çilek, kiraz, ıspanak, lahana ve brokoli gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler özellikle faydalıdır.

3. Tam tahıllar: Tam tahıllar, rafine edilmiş tahıllara göre daha az iltihaplanmaya neden olur ve sindirim sağğını destekler. Kinoa, arpa, yulaf, esmer pirinç ve buğday gibi tam tahılları tercih edin.

4. Kuruyemişler ve tohumlar: Badem, ceviz, chia tohumu ve keten tohumu gibi kuruyemişler ve tohumlar sağlıklı yağlar, lif ve E vitamini sağlar.

5. Zeytinyağı: Yüksek kaliteli zeytinyağı, özellikle extra virgin zeytinyağı, anti-inflamatuar özelliklere sahip olan oleokantal içerir.

6. Baharatlar ve otlar: Zerdeçal, zencefil, sarımsak ve yeşil çay gibi baharatlar ve otlar güçlü anti-inflamatuar özelliklere sahiptir.

7. Şeker ve işlenmiş gıdalardan kaçınma: Şeker ve işlenmiş gıdalar, iltihaplanmayı artırabilir. Bu tür gıdaların tüketimini azaltmak, anti-inflamatuar bir diyetin önemli bir parçasıdır.

Anti-inflamatuar beslenme, sadece kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda enerji seviyelerini artırabilir, sindirim sağğını iyileştirebilir ve genel bir iyilik hissi sağlayabilir.

Tüm bunların yanı sıra hastanın stress düzeyini dengelemek, barsakta olan sorunları varsa bunları düzeltmek yani bütüncül bakış açısı ile tüm yaşam standartlarına dokunmak biz fonksiyonel tıpçıların görevi. Aslında biz sadece yolu gösteriyoruz sağlıklı olmak ve kalmak için en büyük görev kişinin kendisine düşüyor